20 Aralık 2011 Salı

Kandırıkçı İki TÜİK Araştırması

TÜİK her sene sonunda olduğu gibi bu sene de geleneksel "Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması" ve "Kazanç Yapısı Araştırması" verilerini açıkladı. İlkinin sonucu şöyle bir şey söylüyordu: "2010 senesinde en zengin %20 ile en fakir %20 arasındaki gelir oranı farkı azalmıştır. Çünkü, 2009'da bu 9 katken, 2010'da 8.5'a gerilemiştir." Bu sonuca dayanarak gazetelerde "en zengin kesimin toplam gelirden aldığı pay azaldı"; "zenginle fakir arasındaki gelir adaletsizliği kapanıyor" tarzında manşetler okuduk...

Bu işte bir tuhaflık vardı... nasıl olur da bir asgari ücretli ya da bir öğretmen, bir işçi, bir memur çok büyük bir şirket sahibinin -hadi onu da geçtik genel müdürünün- aylık gelirinin 8.5'da biri kadar gelir sahibi olabilir? Diyelim, X şirketinin genel müdürü ayda 30.000 TL kazanıyor. Bunun 1/8.5'u 3.529 TL eder. Asgari ücret brüt 872 bin... olamaz! "Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması"nın sunulduğu word dosyasında en zengin ve en fakir kesimin öngörülen yıllık gelirleri verilmediği için böyle spekülasyonlar yapıyorsunuz... Orada sadece bu grupların milli gelirden aldığı oranlar veriliyor. Onların hangi TL değerlerine karşılık geldiğini  anlamak için  epey bi zaman ayırıp araştırmanız lazım...

Ama TÜİK'in diğer sonucu, yani "Kazanç Yapısı Araştırması"na baktığınızda düğüm kendiliğinden çözülüyor. Çünkü orada 2010 senesinde en yüksek kazanç sahibi olan kesimle en düşük kazanç sahiplerinin yıllık brüt gelirleri verilmiş. Dolayısıyla ortaya şöyle bir manzara çıkıyor:

Türkiye'nin en zenginlerini oluşturan (ve TÜİK'çe iddia edildiği üzere her biri eşit gelir düzeyine sahip oldukları öne sürülen) %20'nin aylık brüt geliri 4.097 TL kazanıyor! Düşünebiliyor musunuz sadece bu kadar? Kim bunlar peki? TÜİK en yüksek gelire sahip kesim olarak "yöneticiler" adında bir iş tanımı yapmış. Yani memlekette "yönetici" olarak çalışanların aylık brüt gelirleri 4.097 TL imiş! Galiba TÜİK bizimle dalga geçiyor... Hayırlara gider inşllah!





Hiç yorum yok: