27 Eylül 2013 Cuma

Fukushima’daki Sızıntı Tokyo Olimpiyatları’na da mı Bulaşıyor?








Geçtiğimiz Eylül ayında, 2020 Olimpiyatları’nı İstanbul ve Madrid’le birlikte finale kalan Tokyo kazanmıştı. Japonya Başbakanı Shinzo Abe, Buenos Aires’te yapılan seçmeler sırasında Tokyo’ya 240 km uzaklıktaki Fukushima’da bulunan nükleer santraldeki sızıntılara ilişkin “kontrol altında” ifadesiyle bir tür garanti vermişti.

Bilindiği gibi 2011’in Mart ayında yaşanan 9 şiddetindeki deprem ve ardından gelen dev tsunamiler Fukushima’da, Çernobil’den sonra en büyük nükleer felakete yol açtı. Japonya 50 nükleer reaktöründen çalışır durumda olan sonuncusunu da Eylül ayı ortalarında belirsiz bir tarihe kadar durdurdu. Ancak Fukushima Daiichi Santrali’ndeki nükleer kazada zarar gören dört reaktörün hasar gören üniteleri Japonya’nın başını ciddi şekilde ağrıtmaya devam ediyor. Halen, su havuzlarında soğutulan santral aksamlarının oluşturduğu radyoaktif olarak kirli su, yeraltında ve üstünde art arda inşa edilmekte olan binlerce tank içinde bekletiliyor. 

ABD Enerji Bakanlığı’na göre Fukushima Daiichi Nükleer Sanrali’ndeki havuzlarda hasar görmüş 11.138 nükleer aksam var. Hasar görmüş yakıt çubukları dâhil anılan aksamın uzun ömürlü radyoaktivitesi, kabaca 336 milyon küri miktarında. Bunun 134 milyon kürisi cesium-137 elementine ait. Uzmanlar bu miktarın Çernobil’de ortaya çıkan cs-137’den 85 kat fazla olduğunu söylüyor.
Gerçekten de TEPCO yetkilileri Eylül başında, sızıntılardan alınarak ölçülen gama ışınının bir önceki ölçüme göre 18 kat artıp insanı dört saat içinde öldürebilecek seviyeye ulaştığını duyurdu.

Image: Fukushima spent fuel pool
Mayıs 2011'de 4 Nolu reaktörün hasarlı nükleer aksan soğutma havuzundan alınan fotoğraf/AP

Uzmanlara göre ağır radyasyona maruz kalma, yangın ve olası nükleer patlamaları önlemek için havuzlarda tutulan radyoaktif malzemenin ağır zırhlı yapılardaki suyun içinden sağlam ve kuru varillere aktarılması gerekiyor. Ancak daha önce hiç denenmemiş yüksek tehlike taşıyan bu işlemi uygulamak henüz mümkün değil. Dolayısıyla santralin radyoaktif kirlilikten arındırılması çalışmaları, halen bulunan yerde ve kestirilemeyen miktarda zaman, işgücü, inşaat, finans ve su harcanarak devam edecek gibi görünüyor. 

Bununla beraber felaketten iki yıl sonra, geçtiğimiz Nisan ayında tanklardan birindeki sızıntının toprağa ve dolayısıyla Pasifik Okyanusu’na yayılma tehlikesi Fukushima’da yeniden nükleer alarm vermeye başladı. Bunu, ilgililerin Haziran ve sonrasındaki nükleer sızıntı demeçleri izledi. Santrali işleten TEPCO şirketinin Haziran ayında verdiği bilgilere göre tankların birinden her 3-4 saniyede bir, bir damla radyoaktif su damlıyordu. O tarihlerden bu yana sızıntının miktarında büyük artış gözlendi. 

Japonya Başbakanı Abe, Olimpiyat seçmelerinin ardından 19 Eylül’de radyoaktif suyu engelleme çalışmalarını kontrol amacıyla Fukushima Daiichi Nükleer Kompleksi’nin 1 No’lu Santrali’ni ziyaret etti. Ziyaret sonrasında, sızıntıların engellendiği konusundaki ısrarını devam ettirdi. Ancak ne uzmanlar ne de Tokyo Belediye Başkanı aynı görüşte. 


Abe tours Fukushima disaster site 
 Başbakan Abe (sağdan ikinci) TEPCO yetkilileriyle 1 Nolu Santral'de.


TEPCO uzmanlarına göre 4 santralin bulunduğu geniş alana, çevredeki dağlardan günde yaklaşık 1000 ton radyoaktif yer altı suyu sızıyor.  Buna karşın,sadece 1 numaralı tanktan tahminen günde en az 400 ton radyoaktif yer altı suyu Pasifik’e karışmakta. , TEPCO daha Ağustos ayında tek bir tanktan 300 ton radyoaktif su sızdığını tespit etmişti. 

Bölgedeki dolu tankların sayısı şimdilik 1100’e yakın. Ağustos sonu itibarıyla zaten 138 olimpik yüzme havuzunu dolduracak miktardaki 330.000 ton kirli suyun, her geçen gün artması kaçınılmaz bir sonuç. Tam da bu akıbet nedeniyle TEPCO, Tokyo’nun 220 km kuzeydoğusundaki ormanları kesip gelmiş geçmiş en büyük radyoaktif su tankı alanını oluşturmaya başladı bile. 

 

Radyoaktif suyun tutulduğu tankların neredeyse her koşulda yaşamsal tehlikelere gebe olduğu düşünülüyor. TEPCO yaptığı incelemeler sonucunda sızıntıya, soğutma havuzlarının demir levhalarındaki gevşek 5 vidanın sebep olduğundan şüphelendiğini duyurmuştu. Vidaların gevşemesine Mart ayında gerçekleşen elektrik kesintisinin yol açtığı düşünülüyor. İşin enteresan yanı, elektrik kesintisinin sebebi olarak da elektrik düğmelerinin bulunduğu panele girip orada öldüğü belgelenen 15 cm. uzunluğundaki bir fareden şüphelenilmiş olması.

Elektrik kesintisine sebep olduğu sanılan farenin kalıntıları

Öte yandan Japon Enerji Ekonomisi Enstitüsü Müdürü Tsutomu Toichi, TEPCO’nun Fukushima’nın temizlenme işiyle baş edemeyeceğinin ortada olduğunu, dolayısıyla devletin bunu halka anlatıp acil ekonomik önlemler alması gerektiğini söylüyor.

Tokyo Belediye Başkanı Naoki Onese, 23 Eylül’de bir demeç verip Başbakan Abe’nin Olimpiyat Komitesi’ne yalan söylediğini, ne o tarihte ne de şimdi Fukushima’daki radyoaktif suların kontrol altına alınabildiğini ileri sürdü. Başkan’a göre devlet bu “ulusal” soruna “gerçek bir çözüm” aramalı ve ailen Olimpiyat Komitesi’nden finansal yardım istemeli.

OECD’ye bağlı Dünya Nükleer Ajansı’nın 2013’te yayımladığı Fukushima Nükleer Kazası Raporu, Onese’nin ifadelerini destekler nitelikte: “Güvenliği sağlamak ulusal bir sorumluluk olsa da geniş kapsamlı potansiyel kaza sonuçları nedeniyle küresel bir sorun teşkil etmektedir.”

Fukushima’dan sonra Japon bilim insanları -deprem ya da tsunami büyüklüğü veya bir farenin nükleer santraldeki elektrik paneline girme ihtimali gibi- doğanın getirebileceği felaketlerin bilimsel anlamda öngörülemeyecek büyüklüğe varabildiğinin altını çizmişti. Dolayısıyla öngörülemeyecek büyüklükteki tehlikelerin sebep olabileceği nükleer kazalar ve bunların çeşitli sonuçlarıyla baş etmenin yöntemlerinden söz etmek mümkün görünmüyor. 

Gerçekten de bugün Japonya, temizleme ya da imha etme yolu bilinmeyen ucu belirsiz tonda radyoaktif suyu depolayıp ucu belirsiz bir zamana kadar toprakları üstünde tutmayı başarmakta büyük zorluk yaşıyor. O kadar ki Fukushima felaketinin toplum sağlığına, çevreye ve ekonomiye çıkardığı ağır reçetelerle âdeta bir ulusal varoluş sorunu haline geldiğini söylemek bile mümkün. Bu fotoğrafa bakıp da Fukushima faciasının Japonya’ya Tokyo Olimpiyatları’nın sevincini unutturabileceğini kestirmek işten bile değil.

Dr. Emine Sonnur Özcan

http://www.healthcareasia.org/2013/over-1000-tons-of-fukushima-water-dumped-after-typhoon/
http://www.tokyotimes.com/2013/fukushima-over-1000-tons-of-toxic-water-leaked-after-typhoon/
http://ajw.asahi.com/article/0311disaster/fukushima/AJ201309180074
http://fukushimaupdate.com/

Hiç yorum yok: